Mehmet Gönüllüoğlu BİR ŞARKI BİR ŞİİR BİR ŞAİR

Eşimle Bursa’yı geziyoruz. Ulu Cami’yi geçince Koza Han, önlerinde küçük bir meydan. Meydanın sonunda tarihi bir yapı. Belli, yeni restorasyon görmüş, pırıl pırıl. Merakla yürüdük. Merdivenlerden çıktık; binanın kapısında bir yazı: “Tarihi belediye Binası.” Girişte oturan genç yanımıza geldi. Kibarca buranın turizme kapalı olduğunu, gezemeyeceğimizi söyledi. “Burası halen kullanılıyor. Belediye başkanımız da içeride. Üzgünüm.” “Biz de üzgünüz.” dedim. “İki emekli öğretmen, çok arzu etmiştik gezmeyi.” Gencin yüzü değişti, daha yumuşak; nereli olduğumuzu sordu, branşımızı falan… “En sevdiğim dersti edebiyat” dedi. Sonra ekledi “Beni sessizce takip edin, fotoğraf çekmeyin, sizi gezdireyim. “


Giriş holünün duvarlarında kocaman taş aynalar… Oymalı çerçevelerin içerisinde çok görkemli, gösterişli duruyor. İkinci katta bir salon. Girişinde bir yazı: “Atatürk’ün zeybek oynadığı salon.” Heyecandan yüreğim ağzımda içeriye girdik. Genç anlatıyor: “2 Şubat1938, çarşamba gecesi Atamız son zeybeğini bu salonda oynadı.” “Oda değişti mi?” diye sordum. “Restorasyon gördü ama odadaki eşyalar orijinal.” “Halı?” “Değişmedi.” Salonun tam ortasındayız. Birden Bursa’da zaman durdu. Kulaklarımda bir ses:

Eğilmez başın gibi 
Gökler bulutlu efem
Dağlar yoldaşın gibi
Sana ne mutlu efem.

Ömer Bedrettin Uşaklı’nın mısraları, Kaptan Ali Rıza Bey’in Hicaz şarkısı… Na-sıl oldu bilmem, geldi kulaklarıma yerleşti. Hani boş bulunsam “Siz de duyuyor musunuz?” diye soracağım. Yere çömeldim sağ dizimi yere vurdum, efeler gibi. Zeybek oynamayı bilmem, hiç de oynamadım. Ses devam ediyor:

Oyna, yansın cepkenin;
Yansın güneşten tenin!
Gün senin, şenlik senin;
Bayramın kutlu efem!...

Doğruldum. Atatürk de böyle mi yapmıştı. “Kagir bina, belki dizini biraz sert vurunca yerler titremiştir.” Duygular sel gibi. İçimde Atatürk’ü hissediyorum; bir bedende iki ruh…
Çoban yıldızı gibi
Gönlüme doğdun efem
Bir peri kızı gibi
Gönlümü çaldın efem
Kalbim şarkının ritminde atıyor. Şimdi hayat bana daha basit, daha kolay geli-yor. Çok şey yapılabilir, kapatılan fabrikalar yeniden açılır. Ekonomi düzelir, eğitim sil baştan yeniden yapılanır, her şeye gücümüz yeter. O güç yerden bana doğru yükseliyor, dizimi vurduğum noktadan içime doluyor.
Nereye baktığımı bile görmüyorum dışarıya çıktık. Attığım adımlar daha sert, yere sağlam basıyorum. Umutluyum, sevinçliyim. 74 yaşında bir adam böyle hissediyorsa gençlerimiz neler hissediyordur? Milyonlarca Türk genci, biz daha çok şey yaparız. Her şey yeni başlıyor.


Gezi Notları
Mehmet Gönüllüoğlu
Bursa,26.09.2023
(Not: Heyecanımızı görerek birkaç fotoğraf almamıza izin veren görevliye minnettarız.)